ABD’NİN JAPONYA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: GEÇMİŞTEN GELECEĞE

ABD-Japonya Dostluğu Neye Dayanıyor?

ABD ve Japonya arasındaki ticari ilişkiler 1845 yılına kadar uzanırken diplomatik ilişkiler ise ticari ilişkilere kıyasla daha resmi düzeyde 1879’da başlamıştır. Japonya’nın Amerikan etkisiyle karşılaşması, daha çok gönüllü kabulden ziyade Amerikan baskısının sonucu olan 1854’te Kanagawa Antlaşması ile ciddi bir şekilde başlamıştır. Bu etkileşim zamanla uzun süreli bir dostluğa dönüşmüş ancak 20. yüzyılın başlarında gerginlikler ortaya çıkmaya başlamıştır. Aralarındaki dostluk, II. Dünya Savaşı’na giden süreçte, 1931’de önemli ölçüde bozulmuştur. Japonya’nın Çin’e yönelik askeri genişlemesi ve ardından demir, çelik ve petrol gibi kritik kaynaklara yönelik ABD ambargoları, ilişkileri daha da gerginleştirmiştir. Pasifik Savaşı, ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombaları atmasıyla sonuçlanan dramatik bir tırmanış görmüş; bu da Japonya’nın teslim olması ve sona ermesiyle sonuçlanmıştır.

 

Savaştan sonra, ABD 1945’ten 1952’ye kadar Japonya’nın Müttefik İşgaline liderlik etmiş ve bu süre zarfında Japonya’nın siyasi, ekonomik ve sosyal sistemleri kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmıştır. Bu dönem, Doğu Asya’da ABD’nin güvenlik stratejisinin temel taşlarından biri haline gelen güçlü bir ABD-Japonya ittifakının başlangıcına işaret etmektedir. Stratejik uluslararası ortam göz önüne alındığında, bu ittifak, özellikle Çin, Kuzey Kore ve Rusya gibi ülkelerden gelen güvenlik tehditleri karşısında her iki ülke için de hayati önem taşımaktadır.

 

Siyasi ve askeri açıdan bakıldığında, ABD’nin Japonya üzerindeki etkisi ulusal güvenlik stratejilerine derinlemesine kök salmıştır. ABD’nin Japonya’daki askeri üsleri, bölgede Amerikan güç projeksiyonunu kolaylaştırarak her iki ülkeye de stratejik avantajlar sunmaktadır. Ayrıca ABD ve Japonya, ABD güçlerini yeniden organize eden ve Japonya’nın bölgesel ve küresel güvenlikteki rolünü tanımlayan anlaşmalar da imzalamıştır. ABD’nin kendinden emin ve proaktif bir Japonya’ya ihtiyacı varken, Japonya gelişen Asya-Pasifik bölgesinde sürekli bir Amerikan katılımına ve caydırıcılığına ihtiyaç duymaktadır.

 

Ekonomik açıdan ise, dalgalanmalara rağmen, ABD-Japonya ilişkileri ticaret ve yatırım alanlarında da güçlü ortaklıklar sürdürmüşlerdir. Her iki ülke de birbirini kritik müttefikler olarak görmekte, ihracat ve ulusal güvenlik çıkarları açısından karşılıklı bağımlılık göstermektedir. ABD, Japonya’yı paylaşılan çıkarlar nedeniyle neredeyse kendi eyaletlerinden biri gibi yakın bir müttefik olarak görmekte, Japonya ise ABD’yi kendi ulusal güvenliğini ve ekonomik istikrarını sürdürmede hayati bir ortak olarak değerlendirmektedir.

Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri, deniz güvenliği alanındaki uzun vadeli ortaklıklar neticesinde bölgesel istikrara olan bağlılıklarını sürdürmektedir. Asya-Pasifik bölgesinde artan gerilimler nedeniyle, Japonya, ABD, Avustralya ve Hindistan, bölgedeki güvenliği artırmak için görüşmelerde bulunmaktadır. Asahi Shimbun tarafından 30 Temmuz 2024 tarihinde bildirdiği üzere, bu çabalar, özellikle Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki toprak iddialarına karşılık olarak, gelişen zorlukları ele alma konusundaki ortak kararlılığı yansıtmaktadır.

 

Benzer şekilde 29 Temmuz 2024 tarihinde Asahi Shimbun’da yayınlanan “Nükleer Şemsiye Altında Caydırıcılık” başlıklı bir makale, komşu ülkelerin oluşturduğu tehlikelere vurgu yapmakta ve ABD’nin Japonya ile olan sürekli destek ve ittifakının da altını çizmektedir.

 

Sonuç olarak, ABD-Japonya ilişkileri ulusal çıkarların etkisiyle dalgalanmalar yaşasa dahi, ABD, Japonya ile ilgili askeri ve idari konularda kilit bir kara verici konumunda olmaya devam etmektedir. İki ülke arasındaki istikrarlı ortaklık, ulusal güvenlik ve karşılıklı çıkarlara öncelik vermeye devam etmektedir.

YAZAN: BUSE İŞLER

At vero eos et accusamus et iusto odio digni goikussimos ducimus qui to bonfo blanditiis praese. Ntium voluum deleniti atque.

Melbourne, Australia
(Sat - Thursday)
(10am - 05 pm)